Kibirli olan küçüklüğünü kabul edemez. Küçüklüğünü kabul edemeyen ise tekâmül edemez; Tanrı’yı sevemez, Tanrı’ya yaklaşamaz ve huzurlu olamaz. İşte bu yüzden kibir, şeytani bir özelliktir.
Çünkü küçüklüğünü kabul edemeyen insan acıdan kaçar. Oysa acı, insanı Tanrı’ya yakınlaştıran bir kapıdır. Hepimizin içinde şeytansı taraflar vardır ve amaç, bu tarafları içten acı çekerek törpüleyebilmek, böylece tamamen iyi bir insan olabilmektir.
“Bu başıma gelemez, olamaz” gibi sözler aslında şeytansı kibrin göstergesidir. Fakat hayat çoğu zaman inadına bu olayları karşımıza çıkarır. Çünkü ancak o zaman kibirimiz törpülenir, Tanrı’ya yaklaşır ve huzuru bulabiliriz. İşte o zaman tekâmül gerçekleşir.
Böylece cennete layık olabilir, şeytansı özelliklerden arınabiliriz. Tüm amaç budur.
Tanrı, şeytanı gördü ve insanda onun özelliklerini içeren ne varsa, hepsini dünyada temizlemeye karar verdi. İşte bu süreç tekâmülün ta kendisidir: insandaki şeytansı kibri temizlemek.
Bunu dünyada yapmayan ise ahirette, cehennemin acısıyla o kibri temizleyecektir. Çünkü bütün amaç, kibrin yok edilmesidir.
Ne kadar kibir azsa, tekâmül o kadar yüksektir. Ne kadar kibir çoksa, zulüm de o kadar fazladır. Çünkü zulüm yapmanın nedeni acıya katlanmaya cesaret edememektir. Acıyı çekmeye niyet etmeyen, şeytansı özelliklerinden kurtulamaz. Bu yüzden zalim olur ve kibrini korur.
Dikkat edersen, kötü insanlar her zaman kibirlidir.