Merhaba Sevgili Dostlar,
Mehmet bir gün yaşadığı bir olay sonrası içten içe dolup taşar. Olay şöyle gelişmiştir:
Bir gün babası bir arkadaşıyla sohbet eder. Arkadaşı:
“Artık iki yıl geçti. Bir iş bulsun, gitgide körelir yoksa,” diye nasihat eder.
Babası ise:
“Benim kardeşimin eczanesi var, olmazsa parasız yardımcı eczacı olarak çalışır,” der. Hatta üstüne bir de:
“Sigorta primini sonra o öder.” diye ekler.
Arkadaşı da onaylar:
“Bence de öyle yap,” der.
Tüm bu konuşmalar, Mehmet’in fikri hiç sorulmadan geçer. O anda içinden geçenleri kibarca bastırsa da, kalbinde şöyle söylenir:
“Sen benim annem misin, babam mısın?
Annem ve babam bile bana baskı yapmazken, neden sen benim hayatıma dair karar veriyorsun?
İyiliğimi istiyor olabilirsin, ama bu hayatı ben yaşıyorum. Sonuçlarına da ben katlanacağım… Sen değil.”
Günler geçer. Mehmet, her ne kadar bu düşünceleri içinde tekrar etse de, babasını kıramayarak o işi kabul eder. Hem de parasız.
Zamanla kalbinde bir sıkışma, vücudunda bir boğuntu hissi, içinde tanımlayamadığı bir huzursuzluk baş gösterir.
Babasıyla konuşur.
“Keşke bu işi yapmasaydım,” der.
Babası sadece şunu söyler:
“Sen bu kararı verdin. Sonucuna katlan.”
Mehmet’in zihninde bir kıyamet kopar:
“Tamam da, benim suçum ne?
Ben bu kararı senin yönlendirmenle aldım. Şimdi ortada kaldım. Yazık değil mi bana?”
İşten ayrılmak istese de bu sefer “insanlar ne der” korkusuyla devam eder. Sonra bir kısır döngüye girer:
Kendine acır.
Sonra başkalarını suçlar.
Sonra tekrar kendine döner.
Sonra tekrar dışa döner…
Tıpkı bir bağımlılık döngüsü gibi.
Bir gün artık dayanamayıp sorar kendine:
“Ben neden parasız çalışıyorum ki? Alnımda ‘enayi’ mi yazıyor?”
“Üstelik üstüne para mı verdim?!”
“Ben ne yaptım!”
İçinden geçeni açıkça söyler:
“Şurada dilensem daha iyiydi.
Hem para kazanmadım, hem 10 saat ayakta kaldım.
Bu neyin tecrübesi? Evet, bu olsa olsa kötü bir tecrübe.”
Ama sonra hatırlar:
Elinde bir altın bilezik var.
İstediği zaman, istediği yerde çalışabilir.
Ama bundan sonra, kendi şartlarıyla.
Umarım duygularınıza tercüman olmuşumdur. Yazmak bana iyi geldi. Okumak da size iyi gelecek, inanın.
Sevgilerle…