Bizi biz yapan: “Kusurlarımız”

Türkiye’de çok yaygın bir durum var: Birbirini sevmeyen insanlar, karşısındakinin hatalarını bulup ortaya çıkarmaya çalışıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki, kusursuz ve hatasız insan yoktur. Aslında bu da bir zayıflık ve kusurdur — kendi hatalarını görmeyip başkasınınkine odaklanmak.

En güzeli ise Mevlânâ’nın sözünde geçtiği gibi davranmaktır:
“Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.”

Karşımızdaki kişinin kusurunu kabul edip onu örtmek, olgunluk ve erdem işaretidir. Unutmayalım ki, biz başkasında kusur ararken bir gün başkası da bizde arayacaktır. O zaman öfke duygusu ağır basmamalı. Bunun yerine şu dersi çıkarmalıyız:
“Karşındaki kişinin hoşuna gitmiyorsa onun kusurunu ortaya çıkarmak, senin de hoşuna gitmeyecektir. Çünkü sen de kusurlarının açığa çıkmasını istemezsin.”

Bununla baş etmenin iki yolu vardır.
Birincisi, eğer o kusurumuzu düzeltmek elimizdeyse, onu düzeltmek için çabalamaktır.
İkincisi, en pratik ve en güzel yol ise; o an için değiştiremeyeceğimiz kusurlarımızı kabul etmektir. Onları, bizi benzersiz kılan parçalar olarak görmeli; sahiplenmeli, korumalı ve sevmeliyiz. Başkaları bizim aleyhimize kullanır diye kusurlarımızı saklamaya gerek yok. Çünkü kendimizi tüm hâlimizle kabul edip sevdiğimizde, kimsenin bizi incitmeye gücü kalmaz.

Oğuz Can Şen hakkında

23 Şubat 1998 yılında Adana'da doğdu. Emekli bankacı olan ev hanımı bir anne ile çiftçi makine mühendisi bir babanın oğludur. İlköğretimi şimdi yerinde yeller esen Özel Çukurova Bilfen Okulu'nda tamamladı. Liseyi Adana'nın o zamanlar en iyi ikinci devlet lisesi olan Adana Anadolu Lisesi'nde bitirmiştir. Üniversite eğitimini ise İstanbul'da Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde burslu olarak 5 yılda tamamlamıştır.
Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir