Bir kitap okuyorum. Adı:” Veronika Ölmek İstiyor.” İçeriği ismi anlaşılacağı gibi okuyucuya biraz karamsar ruh hali yaşatıyor ama kitabın daha sonunu okumadım. Yani hiç belli olmaz bu işler.:) Neyse kitapta bir hikayeye değinilmiş. Vilette tımarhanesinden iki kişinin karşılıklı konuşması sonucu bu hikaye öne çıkıyor. Hikaye okuyana çok anlamlı ve çok güzel. Hemen anlatıyorum.
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir.
Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabi kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler vc müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar.
Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: ” Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.
Ve öyle yaparlar. Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip anında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin yolu yoktur.
Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
Kısaca çoğunluğun olduğu her şey ”Normal” olur
Paulo Coelho bu kitabında ayrıca normal insanların bir düzen kurbanı olduğunu ve bundan dolayı deliliğin gerekli olduğunu ”Çaktırmadan” söyler. Burada ” Delilikten” kastettiğim daha önce anlattığım gibi ”Normal” insanların yaşadığı hayat düzeninden aykırı düşünen ve davranan kişilere atıfta bulunuluyor. Buna Kristof Kolomb’un yer kürenin öteki ucunda bir uçurum değil de bir ” Kıta” olduğunu ileri sürmesi, Everest Dağının tırmanılabileceğini hayal edebilen ve bunu gerçekleştiren Edmund Hillary, Beatles grubunun ise özgün müzği ve giyim tarzı örnek olarak verilmiştir. Bu romanın kahramanı Veronika ise bir hayat amacı olmadığı için ”Normal” insanların yaşadığı rutin hayata sonunda ayak uyduramayıp intihara giriştiğini ve bu tımarhanenin Veronika ve arkadaşının ne kadar da kurtulmak istedikleri yer de olsa bu kişilere istediği delilikleri yapma imkanı sağladığını anlatır.
Acaba biz neyi farklı yapabiliriz, farklı konuşabiliriz, farklı düşünebiliriz. Yorum sizin.
Sevgi ve saygılarımla…